Friday, July 25, 2008

Çocuk ve Atopik Dermatit (Çocukluk Egzeması)


Çocuk ve Atopik Dermatit (Çocukluk Egzeması)

Bu blogun organik bütünlüğü açısından bir parçası niteliğinde olan http://www.cocukalerjiklinigi.com/ adresinden çocuklarımızda görülen atopik dermatit hakkında yeterince bilgiye sahip olabilirsiniz. Bu hastalık bebeklik döneminden başlayan ve erken çocukluk döneminde sürecini tamamlayan bir deri alerjisi. En temel bulguları kaşıntı, deride kızarıklık, kuruluk, kabarıklık ve egzemamsı görünüm. Ancak birkaç kelimeye sığan bu bulgular çocuk ve özellikle anne olmak üzere ebeveyneler için gerçek bir ızdırap. Çünki çocuk genelde gece kaşınır. Bu kaşıntı uykusunu öyle bozar ki, uykuluk hali gündüz devam eder. Bu gözlenebilen yönü. Bozulan uyku ritmi nedeniyle büyümesini sağlayan “büyüme hormonu” normal uykuda salındığı için, bu horman salınamaz. Sonuç olarak büyümesi de duraklar.

Gece yeterince uyuyamayan çocuğun gündüz ruhsal durumu alt-üst olur. Bu bebeğin ve çocuğun huysuz, huzursuz, dikkatsiz ve hoşnutsuz olmasına yol açar. Sürekli mızıldayan çocuk ailede bir süre sonra tükenmişliğe yol açar. Aile ve çocuk bu ızdırap dolu günlerle baş başa kalır. Çocuğun üç yaş üstünde deride kaşınan lezyonları fark etmesi ile ayrı bir huzursuzluk, depresyon ve akranlarından farklı bir hasta olma hissi psikososyal dünyasını altüst eder. Bu aile için ayrı bir ızdıraptır.

Hastalığın bulguları yalnızca deri ile sınırlı değildir. Bu bebek ve çocukların önemli bir kısmında inek sütü alerjisi ve katkı maddelerine tahammülsüzlük vardır. Ayrıca daha da fazla oranda bu hastalarda astım ve polen alerjisi görülür. Hem hastalığa, hem bu tür birlikteliklere ve hem de ruhsal komplikasyonlara hakim olmak için bu çocuğa ve ailesine ait özel bir tedavi ve izlem planı yapmakla mümkündür. Bu çocuklar için tedavi özel ve kişisel olmalıdır. Aksi takdirde başarısızlıkla sonuçlanır. Bu nedenledirki İzmir, İstanbul, Ankara gibi bir çok büyük ilimizde yaşayan atopik dermatitli çocuk kendi halinde dolaşmakta, her önüne gelen konfeksiyondan bir tedavi önermekte ama terzilik yapılmadığı için başarısızlıkla sonuçlanmaktadır. Bir çok hekimi gezip bir çok kurumda görülen dört yaşındaki atopik dermatitli çocuğu için bize ilk başvurusunda babasının gece gündüz kaşınmalarına dayanamayıp intihar etmeyi düşündüğünü ağlayarak ifade etmesi, meslek hayatımdaki en dramatik anlardan birisidir.

Bir çok atopik dermatitli bebeğimiz ve çocuğumuz da şu anda ebeveynleri ile birlikte aynı ızdırabı yaşamaktadır. Bu hastalığın tedavisi eğer çocuk ve aile için özel bir plan yapıldığı takdirde oldukça kolaydır. Komplikasyonları engellenebilir. Ve yaşam kalitesi temin edilebilir.

Buna rağmen neden böyle olmadığının nedeni belli ama niçini maateesüf belli değil.


Doç. Dr. Hasan YÜKSEL

Celal Bayar Üniversitesi, Tıp Fakültesi

Çocuk Alerji Bilim Dalı ve Solunum Birimi


Cep 0 532 5487032

Monday, June 23, 2008

Çocuğunuza Tuz Oranı Yüksek Deniz Suyu İçeren Burun Spreyi Kullanmayın !!!


Sağlığa ait uygulamalar diğer tüm uygulamaların üstünde olmalıdır. Çünki bu uygulamalar direk olarak insan bedenine olan bir girişimdir. Örneğin hergün hiç detayını düşünmeden başağrısı için aldığınız bir tableti düşünün. Serüvenine şöyle bir göz atalım. Ağzınızdan bedeninize bir madde sokuyorsunuz. Midenizde açılıyor. Barsaklarınıza geçiyor. Oradan emilip karaciğerinize geliyor. Belli bir işlemden geçerek tüm kan dolaşımına karışıyor. Yanini vücudunuzun tümüne yayılıyor. Bu yolla oradan da beyne ulaşıyor. Beyninizde prostaglandin isimli bir maddenin yapımını engelleyerek ağrıyı kesiyor. Çok müthiş bir şey değil mi ? Ve çok önemli. Bu nedenle bir miktar avami tabiriyle, “hapı yutarken” dikkat etmeli. Evrenin en hassas çalışan muhteşem düzeni olan insan bedenine bir müdahele var.
Hele bu beden bir çocuk ise, bu dikkatin olması gereken derecesini herhalde tarif etmeye kelimeler yeterli gelmez. Ancak maalesef ve mateessüf ki reçete dışı satılan o kadar çok ilaç varki değil doktor reçetesi komşunun tavsiyesi ile çocuklarımız kullanıyor. Hatta bazen yazdığımız reçeteden sonra ailelerin kullanıp kullanmama konusunda en çok sordukları bu ilaç yada doğal kaynaklı ilaç dışı preperatlar oluyor. Ancak daha da vahimi bir grup varki ağızdan alınmadıkları gibi alışkanlık halinde kullanılıp duruyor. Hatta siz bu gruptan bir preperat yazsanız bile eczanede bu keyfi olarak değiştiriliyor. Bu deniz suyu kaynaklı burun spreyleridir. Bu spreylerin sıkıldığı burun sanki vücuttan ayrı bir organmış gibi uygulanan hiçbir tedavi kale alınmıyor. Son günlerde hastalarımın ve hatta çocuk uzmanı ve aile hekimi arkadaşlarımın bana sorduğu en önemli soru bu spreyler konusunda oldu.
Bir çocuğun burnu o kadar önemlidir ki. O burun çocuğun hayati için en temel olan “sağlıklı bir nefes” almasını sağlar. Aldığı havayı zararlı maddelerden süzer, nemlendirir, ısıtır, polen vs den temizler. O burun ki, yüzündeki sinüslere açılan hava borucukları (ostium denir) ile gelişmelerini ve yüzün gelişen şeklini belirler. O burun ki, orta kulağı havalandırarak iltihaplanmasını engeller ve normal duymasını ve öğrenmesini sağlar. Bu nedenle bir çocuğun burnuna sıkılan sprey ağızdan ilaçtan çok da farklı değil hatta bazen daha da önemlidir.
Bir çocuğun burun mukozasının için o kadar naziktir ki en ufak zararlıyıcıya hem şiddetle yanıt verir. Bu nedenle buruna sıkılacak sprey mukozanın fizyolojik dediğimiz doğal yapısına uygun olmalıdır. Burun yapısının bu yaşta en önemli yapısı sürekli çalışan ve salgıları temizleyen titrek tüyleridir. Bu yapının normal işlev görmesi için en önemli olan spreyin “fizyolojik” olan doğal konsantrasyonda olmasıdır. Biz buna “fizyolojik konsantarsyon” diyoruz ki bu % 0.9 olmalıdır. Eğer konsantrasyon bundan yüksek olursa “hipertonik” denir ve bu konsantrasyon burun mukozasına müthiş bir zarar verir. Piyasada satılan deniz sularının çoğu fizyolojik olan bu % 0.9 konsatrasyona kadar seyretilmiştir. Ancak bir kaçı % 2 ve üstü gibi inanılmaz yüksek bir konsantrasyona sahiptir.
Bu “hipertonik” denilen inanılmaz yüksek konsantrasyon çocuğun burun mukozasında titrek tüylerin çalışmasını engellemekte, dokuda büzüşme, yaralanma, sinüs ağızlarında faonksiyon bozukluğu ve bir çok zararlı etkiye yol açmaktadır. Özellikle viral enfeksiyon zamanlarında kullanılan bu spreyler bir de bu zararlı etkileri ile enfeksiyonun komplike hale gelmesine neden olmaktadır. Hatta çok yanlışlıkla bu tuz oranı yüksek hipertonik deniz sulu spreyler burun allerjisi olan çocuklarda önerilmektedir. Bu tuz oranı yüksek hipertonik deniz sulu spreyler çocuklarda sinüzit olma riskini arttırmaktadır. Hatta çocuğun burnunda feci bir ağrıya neden olarak asıl tedavisi için gerekli spreylerin kullanımı imkansız hale gelmektedir. Geçtiğimiz hafta bir hastam bana şöyle dedi “hocam biz sizin verdiğiniz deniz suyu çocuğun burnunu öyle tahriş etti ki biz artık hiçbir spreyi kullanamıyoruz”. Size verdiğimiz hangi sprey deyince “siz başka bir sprey yazmıştınız ama eczacımız aynı diye bize sinomarin verdi ve onu kullandık” dedi. Olay feci idi. Bir kere benim yazdığım serum fizyolojik bazlı sprey eczacı tarafından değiştirilmiş ve çocuk bundan zarar görmüş idi. Daha da vahimi asıl tedavide etken olan kortizonlu burun damlası hiç kullanılmamıştı.
Bu nedenle anne ve babalar çocuklarının burnuna sıkacakları spreye ağızlarından verdikleri şurup kadar dikkat etmelidir. Meslektaşlarımız da buna özen göstermelidir. Çocuklarının burnu onları hayata bağlayan nefes, tadı aldıran koku ve lezzet, yüz hattını veren sinüsler için hava kaynağı, işitmesi için gerekli kulağını besleyen bir organdır. Bu organa yapısına en uygun olan fizyolojik konsantrasyonda deniz suyu yada serum kaynaklı spreyler kullanmalı, “hipertonik” denilen inanılmaz yüksek konsantrasyonda tuz içeren deniz suyu kaynaklı spreyleri kullanılmamalıdır kanaatindeyim.

Doç. Dr. Hasan YÜKSEL
Celal Bayar Üniversitesi, Tıp Fakültesi
Çocuk Alerji Bilim Dalı ve Solunum Birimi Başkanı
hyukselefe@hotmail.com

Saturday, April 12, 2008

Çocuklarınızın bahar alerjisini “hapşırık” deyip geçmeyin !!!

Bahar: Alerji mevsimi geldi !


Hemen hemen her anne-baba biz çocuk alerji uzmanlarına yönelttikleri bir sorular dizisi vardır: “Çocuklarda alerjik hastalık olur mu ve olursa sık mıdır ? Çocuklarda bu alerjik hastalıklar daha önceden yok muydu ? Neden bizlerde (anne-baba) yok da çocuğumuzda var ? Alerjik hastalıklar arttı mı, hala artıyor mu ….?”.
Cevap: “Evet. Alerjik hastalıklar çocuklarda sıktır ve bu sıklık artıyor. Sizde genetik olarak var olan alerjik hastalık yatkınlığı iyi bir çevrede yaşadığınız için görülmüyordu. Ama çocuğunuz bozulmuş bir çevrede (ekolojik ortam) yaşıyor ve gelişiyor. Bu nedenle çocuklarımızda alerjik hastalıklar ve astım sıklığı giderek daha da artıyor ve hastalık ağırlığı daha belirginleşiyor. Elbette bunda çevre değişikliği baş rolü oynamak yanında beslenme alışkanlığındaki değişikliklerin, stresin, sık antibiyoitk kullanımının vs rolü var……”
İlkbaharın gelmesi ile birlikte alerji mevsimi geldi. Elbette alerji her mevsim görülebilir. Kışın ev içi ortamın alerjeni olan ev tozu akarı alerjisi vardı. Havaların ısınması ile birlikte dışarıda yaşamaya başladık ve yeni bir alerjen türü ile karşılaşacağız: Polenler ve polen alerjisi. Tabiatta yeşil ortamı sağlayan bitkilerin (çayır, çimen, ot, ağaç..) üremesinde rol oynayan erkek gametleri olan polenler çevremizi kaplayan havada bulunmaya başladı. Bu nedenledir ki polen alerjisine bağlı saman nezlesi, bahar nezlesi (= biz çocuk alerji uzmanları buna alerjik rinit deriz), alerjik göz nezlesi (buna da alerjik konjoktivit deriz) ve polene bağlı astımlı çocuklar görülmeye başladı. Bu çocuklarda bahar alerjisinde görülen en tipik bulgular burun tıkanıklığı, hapşırma, su gibi burun akıntısı, gözlerde yanma/sulanma, kızarıklık halidir. Bu bulgular haftada dört günden fazla ve tekrarlayıcıdır. Alerjik burun yakınması olan bu çocuklarda astım normalden 4-8 kat yüksektir. Yani polene bağlı astım bylguları da vardır. Olasılıkla da bu bulgular çocuklarımız da bu yıl daha ağır geçecek. Burada çok önemli tehlike var: Bunlardan ilki ve en önemlisi; alerjisi olan bu çocuklarımızın sıradan bir üst solunum yolu enfeksiyonuna bağlanarak hekimler tarafından sürekli gereksiz öksürük, nezle ilaçları ve antibiyotiklerle tedavi edilmesi. Hatta daha da vahimi bu çocukların erişkin göğüs hastalıkları, Kulak-Burun-Boğaz hastalıkları vs uzmanları tarafından izlenmeleri. ikinci bir tehlike ise alerjik çocuklarımızın tedavisinde kullanılan ilaçların gerekenden daha fazla ve bilinçsizce kullanılmasıdır.

Bu nedenle lütfen bu mevsimde sık ve süregen nezle-grip yakınması olan çocuklarınızda alerjik hastalık olabileceğini düşünün. Öküsürük yakınması olan ve can sıkıcı boyuta ulaşan çocukarda hele doktorunuz "bronşit" teşhisi koymuşsa alerjik astım olabileceğini düşünün. Bir başka yönü de düşünün: Tüm bu çocukluk çağı alerjik hastalıklarının erken teşhis konulduğu ve uygun izlendiği takdirde çok kolay tedavi edilebileceğini, yaşam kalitesini arttıracağını ve hiç bir zarar görmeyeceğini de bilin. Lütfen bu durumda bir çocuk alerji uzmanına başvurun. Burun alerjisi olan bir çocukda alerjik astımın da çok yüksek sıklıkta olabileceğini ve bu nedenle alerjinin buruna mahsus kalmayacağını unutmayın. Burun alerjisi olan bir çocuğun Kbb uzmanı değil, öksüren bir çocuğun göğüs hastalıkları uzamanı değil ... bir ÇOCUK ALERJİ UZMANI izlemelidir.

Çevrenin verdiği engellenemeyen şanssızlığı bir de siz çocuklarımıza yaşatmayın.

Çünki onlar herşeyimiz, geleceğimiz, neslimiz.....
Doç. Dr. Hasan YÜKSEL
Celal Bayar Üniversitesi, Tıp Fakültesi
Çocuk Alerji Bilim Dalı ve Solunum Birimi